Yumurtalık Kanseri

Yumurtalık Kanseri

YUMURTALIK  KANSERİ

Yumurtalık, tüpler ve karın zarından başlayan kadın genital kanserleri aynı şekilde değerlendirilen en önemli kadın kanserlerindendir. Maalesef yumurtalık kanserleri %75 (dört hastadan üçü) ileri evrede teşhis edilmektedir. Çünkü tarama testi yoktur ve erken evrelerde belirtisi yoktur.
Kanserli dokunun tamamen çıkartılması hastalığın tedavisinde en önemli belirleyicidir. İleri evrede; ameliyatta geride 2 cm çaptan büyük tümör bırakılırsa ameliyat etmemekle aynı sonuçtadır ve ortalama yaşam 6 aydır. Geride gözle görülür tümör bırakılmazsa 10 yıllık ortalama yaşam %60 iken bir santimetreden az tümör kalırsa %30’dur.
Yumurtalık kanserlerinin ameliyatları mutlaka Jinekolog Onkolog’lar tarafından yapılmalıdır. Yumurtalık kanseri Jinekolog Onkolog tarafından yapılırsa ortalama yaşam yine %60, direkt Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı tarafından yapılırsa %30 ve Genel Cerrahlar tarafından yapılırsa %20’dir. Genel cerrahlar kötü cerrah olduğundan değil yumurtalık kanserine bakış açıları farklı olduğundan bu sonuçlar çıkmaktadır. Jinekolojik Onkoloji ile uğraşan kişiler batın cerrahisine hakimdirler. Kanser, karaciğer, dalak mesane ve barsak gibi organlara yayıldığı zaman oralara da müdahale edebilirler.

Yumurtalık kanserlerinin tedavisi; çıkartılabildiği kadar dokunun operasyonla çıkartılması ve kalan mikroskopik tümörler için de kemoterapi verilmesidir. Erken evreleri hariç tüm olgularda operasyonda rahim, yumurtalıklar ve yumurtalıklar ile yayılması muhtemel tüm lenf bezeleri, apendiks, karın zarı çıkartılır. Ancak ileri evre yumurtalık kanserlerinin tamamen yok edilmesi ihtimali %35’leri geçmez. Ayrıca da tümü yokedilebilen bir kanser değildir. Genellikle ilk iki yıl içerisinde nüks eder.

Yaşam boyu her 100 kadının 1,4’ünde yumurtalık kanser tanısı koyulur. Birinci derece akrabada meme ve yumurtalık kanseri görülme sayısı arttıkça bu oran %6’lara kadar yükselir.

Doğum kontrol haplarının en az bir yıl kullanımı yumurtalık kanseri riskini %40 azaltmaktadır. Tanı için genellikle tercih edilen vaginal ultrasonografi ve Ca 125 dediğimiz serumda tümör belirteci bakılmasıdır. Anne, teyze ve kızkardeşlerde birlikte görülen; ailesel meme ve yumurtalık kanseri birlikteliğinde serumda BRCA dediğimiz özel bir tümör belirtecine bakılabilir.

Yumurtalık kanserlerlerin hangi nedenler ile oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı durumlarda ve bazı kadınlarda yumurtalık kanserlerinin daha sık ortaya çıktığını bilinmektedir. Örneğin az doğum yapmışlarda, erken adet görenlerde, geç menopoza girenlerde, kısırlık olanlarda veya kısırlık tedavisi görenlerde ve genital bölgeye talk uygulayanlarda yumurtalık kanserleri sık görülür. Buna karşılık uzun süreli doğum kontrol hapı kullananlarda, çok doğuranlarda ve tüpleri bağlanmış olanlarda daha az görülür.

Yumurtalık kanserlerinin en önemli özelliği hastalığın ileri evrelerine kadar belirti vermemesidir.  Genel olarak baktığımızda yumurtalık kanserleri, karında şişlik ve ağrı, sindirim bozuklukları, idrar sorunları ve kilo kaybı gibi şikayetlere neden olurlar.

Hastalık karın içine yayılmaya başladıktan sonra karın boşluğunda su toplanmaya başlar ve bunun sonucunda karın şişmeye başlar ve hatta bazı kadınlar kendilerinin şişmanladıklarını düşünürler. Bu olaylar olurken sindirim zorlukları başlar, iştahsızlık oluşur ve hasta zayıflamaya başlar. Bazı hastalarda barsak tıkanıklıkları oluşur ve buna bağlı kusma ve büyük tuvalet yapamama gibi durumlarda görülebilir. Özetlemek gerekirse yumurtalık kanserleri erken dönemlerde şikayet oluşturmazlar ancak hastalık ilerledikçe şikayetler oluşmaya başlar.

Ultrasonografi en iyi tanı aracıdır. Bazı kan testleride yumurtalık kanserlerinin tanısında kullanılır.  Yumuralık kanser hücreleri bazı maddeler yapar ve bunları kan dolaşımına verirler. Bu maddelere tümör belirteçleri denir.

Yumurtalık kanseri ile ilişkili tümör belirteçlerinden bazıları; Ca 125, Ca 19-9, Ca 15-3, CEA, AFP ve b-HCG’dir. Kanda bu maddeler araştırılarak yumurtalıkta görülen tümörün kanser olup olmadığı konusunda ilave bilgiler elde edilir.

Yumurtalık kanserinin tedavisi cerrahidir. Hastalık hangi evrede olursa olsun ameliyat ilk tedavi seçeneği olup altın standarttır. Yani öncelikle üç kür kemoterapi verilip sonra ameliyat sadece ameliyata engel özel hastalık varsa önerilmelidir. Önce ameliyat yapıldığında gözle görülür tümör bırakmama oranı Avrupa’da en iyi Belçika’da %63 olup, İngiltere, Kanada, İspanya, Norveç, İtalya ve Hollanda’da %10 ve altındadır. Yani bu ülkelerde 10 kadından sadece birinde başarılı ameliyat yapılabilmekte ancak 9 hasta açılıp kapatılmaktadır. Türkiye’nin genel ortalaması %64 ile tüm bu ülkelerden daha iyidir. Bizim klinik başarımız ise %93 olup on hastadan 9’unda geride gözle görülecek tümör kalmadan ameliyat tamamlanmaktadır. Başarı sağlayamadığımız durum tüm barsakların kökünün de tümörle dolu olması gibi özel durumdur. Bu dünyanın en yüksek başarı oranlarından biridir. Ayrıca yumurtalık kanseri cerrahisinde ameliyatı yapacak jinekolog onkolog tecrübesi çok önemlidir. 21 yıl klinik şefliğini yaptığım Ankara Etlik Zübeyde Hanım EAH dahil en az 2500 ileri evre yumurtalık kanseri cerrahisi yapmış bir jinekolog onkolog olarak her hastamın ayrı bir özelliği olduğunu hala öğrenmekteyim.

Ameliyattan sonra ileri evre hastalıkta genellikle kemoterapi gerekir.

Yumurtalık kanseri sadece bir yumurtalıkta sınırlı, etrafa yapışmamış ve derecesi 1 ise ve çocuk isteniyorsa diğer yumurtalık ve rahim korunarak ameliyat yapılabilir. Ancak bu ihtimal çok azdır.